Bilmediğimi sandığın şeyleri bile bilmek diye birşey var. Hiç saklamadığın şeylerin yanında sakladıkların gibi.
Saklamadıkların ağır şeyler olsa da söyledin. Ya sakladıkların basitti bunlar. Saklamandaki amaç neydi peki ? Seni de anlıyorum ama anlamsızca. Bunları söyleyen biri diğerlerini görmezden gelebilir mi ? Hala elinin altında tutabilir mi ? Tutmak mı ister ? Onlarsız mı yapamaz ? Yoksa görmemizlik mi ? İşte bunların cevabı hep sende.
Kilitli kapıların anahtarı olmazsa o kapı duvar olur,sonsuza kadar orada bekleyen de ahmak olur. Ya çilingir birini bulacaksın ya da kapıyı sen açacak o kişiyi ağırlayacaksın.
O değilde o orada kaldı benimkiler anlık gitti ya esas değer burdadır. Sözcüklerin anlamı elektronik ortamda değerlendiğini gördüm. Hadi ilkine vereyim,küçüklüğüne. Hep oradan bir parça bıraktın. Buradan koca bir sıfır.
Yaptığın şeyde söylediklerim aklına geldi bu günlerde emin ol. Ama inatla yaptın. Belki de bunu sen istedin. Peki ne istedin ? Beklediğinin farkında mıydın ? Olsun buna da he der geçeriz. Çünkü ağızdan bir anlık çıkan iki harfli bir sözcük bizim için,basit.
Merak etmiyor değilim bazı konuları. Anlık ama sürekli olanından değil. Vakit kısıtlı,hayat kısa sadece. Kaybedenler kulübüne hoşgeldin. Çünkü kaybeden bir tek sendin.